16 Ocak 2012 Pazartesi

YENİ İDOLÜM AUDREY HEPBURN...Audrey Hepburne hayranlığım ZARAFET adlı kitabı okuduktan sonra dahada çok arttı.Evet yeni idolüm diyorum çünkü muhteşem bir insan.Keşke herhes onun gibi olabilse...Kişiliği ve tarzıyla herkesin beğenisini kazandı.İşte Audrey Hepburn!!!

  4 Mayıs 1929 tarihinde, Belçika, Brüksel’de doğan bu güzel kadın, gelmiş geçmiş en büyük stil ikonlarından birisi kabul ediliyor. Elbette zarafeti ve zekasının bu yargıda etkisi büyük olmalı; ve elbette Breakfast at Tiffany’s filminde giydiği siyah küçük elbise ve ona eşlik eden uzun eldivenlerin… Her kadının arzulamasını sağladığı unutulmaz kombinasyon.Bu elbise daha sonra 2006’da bir açık arttırmada, 920 bin dolara alıcı bulmuştur ki bu da bir film kostümüne biçilen en büyük miktardır.
 

Zarif Audrey, yaşadığı dönem olan 1950’lerin standartlarına tamamen zıt bir şekilde fazla uzun ve ince idi. Bu da görünümünü tamamen orijinal kılıyordu. Olduğundan farklı kıvrımlar yaratmak yerine, giysi seçimleri tam tersine narin yapısını vurgulamaya yarıyordu. Audrey, zarafet ve ince zevkin, masumiyet ve kırılganlık ile nefes kesen karışımı idi.

Dikkat çekiciler kadar, en basit siluetleri alıp onları eşsiz ve özel kılmayı biliyordu.


Stili ile özleştirilen başlıca moda tasarımcısı Hubert Givenchy, Funny Face (1957), Love in the Afternoon (1957), Breakfast at Tiffany's (1961), Paris When It Sizzles (1963), Charade (1964), How to Steal a Million (1966) gibi pek çok filminin kostümlerini de hazırlayan isimdir.
Feminen giysileri sevdiği kadar erkek ilhamlı umursamaz görünümü de üzerinde taşımayı biliyordu. Kendisini üne kavuşturan Roman Holiday adlı filmden sonra, pek çok kadın onun kısa saçlarını, dolgun eteklerini ve erkek ilhamlı düğmeli gömleklerini taklit etmeye başladı.

Sinemada popüler hale getiren kadın olarak, siyah küçük elbisenin Audrey Hepburn ile anılması çok doğal. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki kadınlar hala gala, resmi ya da özel davetler için bu kostümü sıklıkla tercih ederek, Hepburn’un eşsiz stil anlayışını anmış oluyorlar. Sadelik bu görünüm için anahtar.


Audrey Hepburn, insanları sadece yeni bir görünümü değil, yeni bir dişiliği de temsil eden ince uzun fiziği, aristokratik tavırları ve zarif hareketleri ile büyüledi. Oğlansı vücudu, ‘pixie’ saç kesimi ve kuğu boynu ile giydiği her şeyi zaten muhteşem taşıyordu.


Uzun, ince fiziğini vurgulayacak temiz kalıplı giysiler severdi. Fiziksel özellikleri, Marilyn Monroe ve Elizabeth Taylor gibi o dönemin diğer aktrislerine göre çok farklıydı.

Babetleri çok seviyor ve her giysisi ile kullanıyordu; elbiseler, pantolonlar, kapri pantolonlar, etekler… Hala denemediyseniz, şık olmanın ne kadar kolay olabileceğini henüz keşfetmemişsiniz demekti...


Ve son olarak Audrey Hepburn; 
'eğer güzel gözlerin olsun istiyorsan,
insanlara iyilikle bak.
eğer saçların güzel olsun istiyorsan,
bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından.
ince bir bedense isteğin,
ekmeğini açlarla bölüş.
ve güzel dudaklara sahip olmak için,
sadece güzel sözler söyle!..'' 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder